KAMU EMEKÇİLERİNİN TİS SÜRECİ-2
Kamu emekçileri mevcut düzen içinde sendikal çerçeve içinde kalarak sorunlarını çözemez. Sorun, sistem sorunudur. Türkiye’nin hem ihracat odaklı modelle büyüyebilmesi pek mümkün görünmüyor hem de büyümenin halka yansıması sistemin mülkiyet ve bölüşüm ilişkileri içinde mümkün değil. Bu nedenle sistemi değiştirecek köklü çözümler gereklidir. Bu köklü çözümler ise sendikal çerçeve içinde ve TİS masalarında gerçekleşmez. Kaldı ki sendikal sınırlar içinde bir mücadele dahi yok.
Sendikal mücadelenin olmayışının sebebi olarak yüksek işsizlik koşullarında kamu emekçilerinin mevcut sistem içinde daha iyisinin olmayacağına yönelik kanaatleri ve mücadele gerektirecek ölçüde yoksullaşmanın yaşanmaması düşünülebilir. Mevcut düzen içinde yüksek işsizlik, emeğin değerini düşürmektedir, bu koşullarda sendikal mücadele ile TİS masalarında kazanım elde etmek gerçekçi değildir, kamu emekçileri bunun bilincindedir. Yüksek işsizlik düzen içi bir mücadele olan sendikal mücadeleyi tıkamaktadır. Yetkili sendika olan MEMUR SEN sebep değil, bu koşulların sonucudur. MEMUR SEN sendikal mücadele için ortaya çıkmış bir örgüt değil, emeğin değerini aşağı çeken yüksek işsizlik koşullarında kamu emekçilerinin mevcudu koruma refleksinin gereği olarak ortaya çıkan ve neoliberal sistem tarafından desteklenen eylemsizlik örgütüdür. Mücadele geçmişleri, niyetleri, sendikal gelenek ve birikimleri yoktur.
Sendikaların Toplu Sözleşme Yasası’na yönelik eleştirileri havada kalmaktadır. Masayı kim kurarsa kurallarını da o belirler. TİS hakkını kamu emekçilerine neoliberal sistem verdi, dolayısıyla kural ve çerçevesini de neoliberal sistem belirliyor. Tüm bu nedenlerle TİS masalarından emekçiler lehine çözümler beklemek gerçekçi değildir, kamu emekçileri kendi pratikleri içinde bu gerçekleri gördüklerinden sendikal mücadeleye itibar etmiyor.
Kamu emekçileri ve işçi sınıfımızın çözümü siyasallaşmaktan geçmektedir. 24 Ocak kararlarının devamı olan, emekçiyi ezen, halkı yoksullaştıran, zengini daha zengin; yoksulu daha yoksul eden bu sistem, sendikal mücadele ile emekçiler lehine değiştirilemez. İşçi sınıfımız üretici güçlerle ittifak kurarak istihdam sağlayan, üreten, emekten, halktan yana kamucu bir düzen inşa etmelidir. Koşullar Türkiye ve dünya açısından böylesi köklü değişiklikler için henüz uygun değildir, fakat gerek Türkiye’de çıkmaza giren neoliberal sistemin emekçilere yönelik saldırgan uygulamaları, gerek emperyalist/kapitalist sistemin dünya sathındaki krizi ve ezilen dünyanın yükselişi, BRICS’in genişlemesi, Afrika’nın ayağa kalkması, Asya’dan yükselen halkçı, kamucu yeni model işçi sınıfımızın harekete geçmesi için uygun zemin yaratmaktadır. İşçi sınıfımız ezilen dünya ile birleşerek hem kendini kurtaracak hem de Türkiye’yi bağımsızlaştıracak, emperyalist prangaları kopartıp atacaktır.