CUMHURİYETİN EĞİTİM FELSEFESİ VE KIZ ORTAOKULU
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar eğitim hayatımızdaki yaşanan gelişmeleri ele almak, çözümleri, eğitim gibi kurumsallaşmış bir yapıda sadece deneme/yanılma yoluyla aramaktan çok daha ekonomiktir.
Atatürk döneminde eğitime bakış
Cumhuriyetin devrimci, halkçı eğitim hamlesine baktığımızda Atatürk’ün 27 Ekim 1922 tarihinde Bursa’da öğretmenlere hitaben yaptığı konuşma, cumhuriyet devriminin bir eğitim manifestosu, uygulanacak eğitim programının esasıdır:
“Belirli bir eğitim programı üzerinde çalışmamız gerekir. Bence bu programından istenen ve beklenen iki şey vardır:
1-Toplum yaşayışımızın ihtiyaçlarına uygun düşmesi.
2-Çağımızın getirdiği ve gerektirdiği gerçeklere uygun düşmesi.”
Atatürk’ün eğitimin bir olması noktasındaki görüşü de şöyleydi:
“Ulusumuzun eğitim kurumları bir olmalıdır. Ülkenin bütün evlâdı kadın, erkek aynı surette oradan çıkmalıdır.”[1]
1 Mart 1924 tarihinde TBMM açılış konuşmasında da “ulusun ortak düşüncesi ve isteğine uygun olarak eğitim ve öğretimin birleştirilmesi, ulusal, laik, çağdaş, tek ve bütün bir eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi şarttır ” diyordu.[2]
Mustafa Kemal Atatürk devrimlerin hedefinin bilimden, çağdaşlıktan, hümanizmden yana yeni insan yaratmak olduğunu 9 Mayıs 1935 tarihinde CHP 4. Büyük Kurultayı’nda yaptığı konuşmada şöyle belirtiyordu:
“Geçen Kurultaydan bugüne kadar, kültürel ve sosyal alanda başardığımız işler, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal çehresini, kesin çizgiler ile ortaya çıkarmıştır. Yeni harfleri, ulusal tarihi, öz dili, ar, ilimsel müzik ve teknik kurumları ile, kadını erkeği her hakta eşit, modern Türk sosyetesi (toplumu) bu son yılların eseridir.”
Kız ve erkekler, yetenekleri geliştirilmesi gereken eşit bireyler olarak görülüyordu.
Günümüzde Kızların Eğitimine Bakış
1940lardan itibaren Atlantik sistemi içine dahil olarak Komünizm’e karşı yapılanan sistem, eğitimi dinselleştirmiştir.[3] 1970’lerden başlayarak sermayenin batı ile bütünleşme stratejisi içinde toplum dinselleştirilmeye başlanmış ve eğitim bu yönde önemli bir ideolojik araç olarak kullanılmıştır. İmam-Hatip Liselerinin sayısı artırılmaya başlanmıştır. Çünkü, siyasî ve kitlesel hareketlerin sebebi olarak laik eğitimi görüyorlardı.
Karma eğitimin kaldırılması yönünde kız imam hatip okulları açıldı, çoğu karma imam hatip okullarında kız-erkek olmak üzere okul giriş, teneffüs saat ve yerleri ayrıldı, giriş bölmelerine paravanlar çekildi.
MEB’in eğitim politikalarına yön veren dört yüz binden fazla üyesi olan Eğitim Bir Sen, karma eğitime karşıdır. Urfa Birecik temsilcisi Hasan Aydın, “kızlı-erkekli karma eğitimin insan fıtratına aykırı” olduğunu söyledi.[4] Bu fikirler bireysel bir düşünce düzeyinde kalmıyor. Eğitim Bir-Sen’in yayınlarına bakıldığında da karma eğitime karşı yazılarla karşılaşılabilir. Örneğin Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, sendikanın karma eğitim karşıtı düşüncesini Prof. Dr. Sefa Saygılı’nın şu sözüne atıfla dile getiriyor:
“Karşı cinse olan ilgi, dikkat dağınıklığına sebep oluyor. Kalp kırgınlıkları ve flört düşünceleri başarıyı düşürüyor. Becerileri geliştirme dönemi olan gençlik çağı, bu şekilde öldürülüyor. Bu nedenle erkek ve kızların ayrı olarak eğitim gördükleri okulların artması gerekiyor.”[5]
Birçok imam hatip ortaokulu ve imam hatip lisesinde kız ve erkek öğrencilerin sınıfları ayrılarak karma eğitime son verilmiştir. Bazı okullarda sınıfların ayrılmasının yanında kız ve erkek öğrencilerin koridorları dahi ayrılmıştır. Toplumsal tepkiyi önlemek için “veliler böyle istiyor” bahanesinin arkasına sığınılmıştır. Birçok okulda kız ve erkek öğrencilerin kantinleri bile ayrılmıştır. Örneğin Kartal’da bulunan Cevizli Ortaokulu’nda kantin, kız ve erkek olarak ayrıldı.[6] Malatya Gazi Anadolu Lisesi müdür yardımcısı, halk oyunu oynayan çocukların fotoğrafını paylaşmış ve ‘zina gibi’ demiştir.
Kız Ortaokulu açıldı
Ankara’da 2025-2026 eğitim öğretim döneminde kayıtlarına başlamak üzere ilk “kız ortaokulu” açıldığı duyuruldu. Dikmen Nevzat Ayaz Kız Meslekî ve Teknik Anadolu Lisesi bünyesinde açılan bu ortaokul, resmi internet sitesinde, “Ankara’nın Tek Kız Ortaokulu Olarak Sizleri bekliyoruz” sloganıyla 5. sınıftan itibaren kayıt almaya başladığını duyuruldu.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, kamuoyuna yaptığı açıklamada “kızlarının erkeklerle birlikte eğitim almasını istemeyen velilerimiz kız çocuklarını okula göndermiyor. Bizim buradaki amacımız bu kız çocuklarını okullaştırmak” ifadelerini kullanmıştı. Türkiye genelinde liselerin bünyesinde açılan ve önümüzdeki eğitim-öğretim yılında Adana, Gaziantep, Karaman, Kastamonu, Manisa, Şanlıurfa’da faaliyete geçmesi planlanan 7 kız ortaokulu daha bulunuyor.
Bakanlık, Milli Eğitim Temel Kanunu’nu dikkate almıyor. Kanunun ilgili maddelerini hatırlatalım.
- madde: “Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet, engellilik ve din ayrımı gözetilmeksizin herkese açıktır.”
- madde: “Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanır.”
- madde: “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkan ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir.”
“Bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir” ifadesindeki okullar, lise düzeyinde meslekî okullardır. Ortaokullar temel eğitim kademesindedir. Temel eğitimde ise karma eğitime aykırı okul açılamaz.
Bakanın dediği gibi amaç “kız çocuklarını okullaştırmak” ise TÜİK verilerine bakalım. TÜİK’e göre, 2023-2024 eğitim-öğretim yılında okullaşma oranları, kız-erkek toplamda ilkokul için yüzde 95, ortaokul için yüzde 91 ve lise için yüzde 88’dir. Kız çocuklarının okullaşma oranı her üç kademede de erkek çocuklardan yüksektir. Haliyle rakamlar Bakanı doğrulamıyor. Milletimizin büyük çoğunluğu karma eğitimi benimsiyor. Dolayısıyla Bakanın “kızlarının erkeklerle birlikte eğitim almasını istemeyen velilerimiz kız çocuklarını okula göndermiyor” gerekçesi de boşa düşüyor.
TÜİK rakamlarını, halkımızın esasen böyle bir sorunu olmadığını Bakan da biliyordur. İhtiyaçtan fazla olduğu halde ve hepsine iş sağlanamayacağına, üstelik de sınıfların dolmadığı İmam hatip liseleri de ortadayken bu ısrar neden?
Bu soruya yanıt vermeden önce şunu belirtelim. Karma eğitim önce kız imam hatip liseleri açılarak kaldırıldı. Kadınların imam olma konusunda ruhsatsız olduğu bir alanda kızlar neden okutulur?
Soruya “dinini bilen gençler olsun” diye yanıt verilecekse, kaynakların önemli kısmı din adamı yetiştirmek üzere mi değerlendirilecektir? Din öğretimi temel eğitimde verilemez mi?
Bu sorulara, ortaokuldan başlayıp lise sonuna kadar verilen bilginin ancak ilahiyatçı yetiştirmeye yönelik olduğu ile yanıt verilebilir. O zaman da İlahiyat fakülteleri gereksiz olacaktır.
Tüm bu soruların temel yanıtı dindar nesil yetiştirme ile ilgili değildir. Sorgulamayan, yasaklarla korkutularak biat altına alınmış, dolayısıyla emeğin ve kadının sömürülmesi noktasında itiraz etmeyen bireyler yetişmek amaçlanıyor.
Kız Ortaokulu tutmaz
Cumhuriyet’in fikri hür, irfanı hür nesiller yaratma çabası esasen amacına ulaşmıştır. Kadınımız da özgürlüğün, erkek ile eşit koşullarda yetişmenin konforunu, yararını görmüştür. Bu saatten toplumu Orta Çağa hapsedemezsiniz. Dahası bu çaba, kadını ve erkeği ayrı dünyalara hapsederek milleti böler.
Bu çabanın sonu yoktur. Kız ilkokulu, kız anaokulu açılmasını isteyen tarikat, cemaat, veliler var. Birileri istiyor diye kız ilkokulu, anaokulu da açılabilir. 10-11 yaşındaki çocukların birbirine davranışından korkan daha aşağı yaştaki çocuklardan da korkar. Kız liseleri, kız üniversiteleri de mi açılsa? Hatta kızların sınıfa erkek, erkeklerin sınıfına kadın öğretmenler ders vermese mi?
Siz kız ortaokulu diye milletimizin ezici çoğunluğunun aklına gelmeyen şeyler yaparsanız, bu tür sorular, talepler artacaktır.
Atatürk’ün dediği gibi bu tür uygulamalar toplum yaşayışımızın ihtiyaçlarına uygun düşüyor mu?
Çağımızın getirdiği ve gerektirdiği gerçeklere uygun düşüyor mu?
Kadını, erkekten ayırarak ilerleyen ülke gösterebilir misiniz!
Milleti böldüğünüzün farkında mısınız? Millet, tasada, kıvançta bir, ortak geleceği birlikte paylaşma arzusunda olan insanlardan oluşur. Kızı, kadını, erkeği ayrı dünyalara hapsettiğinizde nasıl tasada, kıvançta bir, ortak geleceği birlikte paylaşma arzusunda olan insanlar yetiştireceksiniz?
Millet, geleceğini güvenceye almak istiyorsa bu tür uygulamalarının önüne geçmelidir. Veli ikna edilmeye çalışılmalı, olmuyorsa idari yaptırım uygulanmalıdır. Cumhuriyet veya demokrasi keyfiyet yönetimi değildir. Dahası çocuk da sadece veliye ait değildir. Tüm meselelere olduğu gibi bu meseleye de milletin genel çıkarı açısından yaklaşılır.
Kadınımızın özgürlüğünü elinden almaz, toplumsal hayatından uzaklaştıramaz, kadın ve erkek arasına duvar öremezsiniz. Kadın Üniversiteleri kurmaya kalktınız, başaramadınız. Çünkü milletimizin böyle bir talebi yoktur. Bu tür uygulamalara sadece kadınlarımız değil erkeklerimiz de izin vermeyecektir.
Not: Eğitimdeki ideolojik dönüşüm için “Gayrimilli Eğitim”, “Laikliği Doğru Anlamak” kitaplarımı inceleyebilirsiniz.
Mustafa Solak
solak81@outlook.com
[1] Özer Ozankaya, Cumhuriyet Çınarı, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 1995, s.392.
[2] Özdemir İnce, İmam Hatip Saltanatı ve İmamokrasi, Tekin Yayınevi, İstanbul, 2016, s.26.
[3] 1947 CHP 7. Büyük Kurultay’ında din eğitimi verilmesinin Komünizm’e karşı panzehir olduğu birçok delege tarafından dile getirilmiştir.
[5] Ahmet Özer, “Türkiye’de ve Dünyada Karma Eğitim”, Eğitime Bakış, S. 22, s.9.
[6] Sözcü, 14 Eylül 2017


