DOLAR 34,2398
EURO 37,6309
ALTIN 2.920,13
BIST 9.109,34
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 28°C
Az Bulutlu
Ankara
28°C
Az Bulutlu
Paz 24°C
Pts 24°C
Sal 26°C
Çar 25°C

MEB KAÇAK VAHDETTİN’İ TURİSTİK GEZİYE YOLLADI

Bilindiği gibi padişah Vahdettin, emperyalizmle işbirliği sonucu can güvenliğini tehlikede gördüğünden 17 Kasım 1922’de İngiliz gemisiyle Malta’ya kaçmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yeni ders kitaplarından Vahdettin’in İngiltere’ye sığınarak kaçtığına yönelik ifade 2017 yılındaki müfredat değişikliğinden sonra çıkarılarak “İstanbul’dan ayrıldı” ve “terk etti” şekline dönüştürülmüştür. Dolayısıyla sıradan bir ayrılma gibi yansıtılmaya çalışıldı.

Müfredat değişikliğinden önce liselerde okutulan “Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” ders kitabında Vahdettin’in ülkeyi terk etmesi “savaş sonrası toplumun tepkisinden çekinen Vahdettin, 17 Kasım 1922’de İngiltere’ye sığınarak yurdumuzdan ayrıldı”[1] cümlesiyle açıklanmıştı.

Yeni ders kitabında Vahdettin’in İngiltere’ye sığınması çıkarılarak şu hale dönüştürüldü:

“TBMM’de 1 Kasım 1922’de yapılan görüşmelerden sonra saltanat ile halifeliğin ayrılması ve saltanatın kaldırılması hakkındaki kanun teklifi oy çokluğuyla kabul edildi. Bu kanunla Osmanlı Devleti’nin son padişahı Vahdettin, padişahlık haklarını kaybetti ve 17 Kasım 1922’de ülkeyi terk ederek Malta Adası’na gitti.”[2]

Böylece ülkeyi terk etmesinden bahsetmeyerek Vahdettin’in İngilizlerle işbirlikçiliği gizlenmiştir.

Vahdettin’in İngiltere’ye sığınarak kaçması, 2 yıl önceki 8. sınıf “Ortaokul ve İmamhatip Ortaokulu Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük (8)” ders kitabında şu şekilde yer almıştı:

“Saltanatın kaldırılmasıyla son Osmanlı padişahı Vahdettin’in üzerinde sadece halifelik yetkisi kalmıştı. Bu yetkisine rağmen Halife Vahdettin, İstanbul’dan ve ülkesinden ayrılmayı tercih etti. 16 Kasım 1922’de İngiliz İşgal güçleri Komutanı Harrington’a (Herigton) Müslümanların Halifesi unvanıyla bir telgraf çekerek İstanbul’da yaşamasının tehlike arz ettiğini, yüce İngiltere devletine sığındığını belirtti. Anlaşıldığı üzere Padişah Vahdettin bir an önce gitmek istiyordu. Bu isteği olumlu karşılandı ve 17 Kasım sabahı İngilizlerin Malaya Zırhlısı ile İstanbul’dan ayrıldı.[3]

Yeni ders kitabında ise şu şekilde düzenlenmiştir:

“17 Kasım 1922’de son padişah Mehmet Vahdettin bir İngiliz gemisi ile İstanbul’dan ayrıldı (Görsel 4.13). Bunun üzerine Meclis, Osmanlı hanedanından Abdülmecit Efendi’yi halife seçti.”[4]

Sanırsınız İngiliz gemisi ile turistik geziye çıkmış da bir süre sonra geri dönecek!

Gerçek ortada. Vahdettin emperyalizmle işbirliği yapmış, kaderini onların eline teslim etmiş, bu yüzden de milli mücadeleden yana olanlara cephe almıştır. Kurtuluş Savaşının başarısından sonra 1 Kasım 1922’de saltanat da kaldırılmıştır. Vahdettin, hainliği bildiği için can güvenliğini tehlikede görerek İngilizlere sığınmış ve İngiliz zırhlısıyla kaçmıştır. Bu gerçeğin gizlenmesi sadece tarihin çarpıtılması değildir.

Gerçeği tartışılır hale getirmek, çarpıtmak milletin birliği de zedelemektir. Emperyalizme karşı vatan savunmasının öne çıktığı bir dönemde milli birliği engelleyici girişimler, vatan savunması mücadelesini zora sokar. Çünkü iktidarın haklı uygulamaları milletimizin bir kesiminde kuşkular yaratır. Kutuplaşmış bir toplumla sağlıklı vatan savunması verilemez.

Vahdettin’in emperyalizm işbirlikçiliğinin, İngiltere’ye sığınmasının, kaçmasının gizlenmesine yönelik ifadelere karşı eğitim sendikalarımız, milletvekillerimiz, kitle örgütlerimiz, tarihçilerimiz, yazarlarımız harekete geçmelidir. Yoksa Atatürk’ün dediği gibi “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”

Mustafa SOLAK

Tarihçi Yazar

[1] Mahmut Ürküt, Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Ata Yayıncılık, Ankara, 2017, s.112.

[2] Bahattin Demirtaş, Ortaöğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 12, Adım Adım Matbaa Yayıncılık, Ankara, 2020, s.107.

[3] Çiğdem Ataş-Ufuk Ataş, Ortaokul ve İmamhatip Ortaokulu Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük (8) Ders Kitabı, Top Yayıncılık, İzmir, 2018, s.123.

[4] Mehmet Ülkü-Özlem Mutlu-Fatih Çetinkaya, Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Ders Kitabı 8, T.C. MEB Devlet Kitapları, Ankara, 2019, s.135.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.