SARIKLI ÖĞRENCİ VE KADININ ÖZGÜRLÜĞÜ
Aydın İmam Hatip Lisesi’nde görev yapan kadın öğretmen, 15 Kasım’da, Arapça dersine girdiği 3 öğrencinin şalvarlı-sarıklı sınıfta oturmasına itiraz edince tehdit ve hakarete maruz kaldı. Öğrencilerden biri “Sen benim sarığımı çıkaramazsın. Kadın başına konuşma, zaten saçını başını açıp gelmişin, kadın-madın demem döverim” diyerek öğretmenin üzerine yürüdü. Öğretmen ‘Kolaysa döv’ dediğimde ‘O günler de gelecek, merak etme’ dedi.
Olay çeşitli boyutlarıyla ele alınabilir, ancak kadına reva görülen anlayışa dikkat çekmek istiyorum. Erkeğin, kadının başının açık olmasını sorgulaması, kadını dövme hakkını kendinde görmesi bireysel bir mesele olarak görülerek disipline veya yargıya havale edilerek geçiştirilemeyecek kadar önemli. Zira bu tür olayların giderek artabilecek olmasının kaynakları üzerinde durmalıyız. Bu kaynaklarından biri olan ders kitaplarını ele alacağım.
2017 yılında değişen müfredatla birlikte kadın cinsel bir obje gibi görülerek toplumsal yaşamdan, iş hayatından uzaklaştırılması, saklanması gereken bir varlık olarak görülmektedir. Ders kitaplarında özgürlüğü elinden alınarak erkeğin kölesi haline getirilen kadın anlayışını görebiliriz. Ders kitaplarında kadını köleleştiren şu ifadeler yer almaktadır:
Bu hususların yer aldığı kitapların birkaç sayfasını gösterelim verelim.
Fıkıh kitabının 157. sayfası şöyledir.
“Fıkıh Okumaları” kitabında üvey kızla üvey babanın evlenebileceği 104. sayfada şu şekilde yer almıştır:
Ders kitaplarında başka sıkıntılı hususlar da var. Dolayısıyla disiplin cezalarıyla, dava açmayla bu tür olayların önüne geçilemez. Bu kitaplardaki hususların öğretildiği öğrenciler benzer olayların daha fazlasını yapacaktır. Dolayısıyla ders kitaplarındaki bu hususların ayıklanması ve/veya kadının onuruna, haklarına yönelik yorum geliştirilmesi gerekir.
Kadının özgürlüğünü ve onurunu nasıl savunuruz?
Konu sadece kadınlarımız açısından önemli değildir. Kadın hususu üzerinden milleti bölecek uygulamalara karşı mücadele, ABD’ye ve işbirlikçileri PKK, FETÖ’ye karşı vatan savaşımızın başarısı açısından önemlidir. Kadının özgürlüğünü ve onurunu savunma mücadelesi bu temelde verilmelidir. Milletin arasına ayrım sokarak, kadının onuruna aykırı ifadeleri devlet kurumlarından yayarak milletin birliğine zarar verilir. Kutuplaşmaya neden olduğunuzda haklı görüşlerinizi kabul ettireceklerinizin sayısı azalır. Ayrışmış, kutuplaşmış bir milletleemperyalizme karşı mücadelemiz başarıya ulaşamaz. Laik-antilaik kutuplaşması yarar sağlamaz. Milli birlik ve emperyalizme karşı başarı üzerinden söylem geliştirilmelidir. FETÖ, PKK gibi unsurların ders kitaplarındaki bu ayrımcı ifadeleri milleti ayrıştırmak için kullanacağını belirtelim.
Kurumlar (sendika, dernek, parti, baro, meslek kuruluşları, vb) halkı bilgilendirip mücadele ediyorlar mı?
Hayır. Çünkü en başta bilmiyorlar. Araştıranları, dile getirenleri de önemsemiyorlar. Dolayısıyla sendikalarımızın, kurumlarımızın kadın öğretmenimizin yanında olduklarını açıklamaları bireysel fayda olmanın ötesine geçmiyor. Kadının özgürlüğü sinekle mücadeleyle değil bataklığı kurutmakla sağlanır. Gazetecilerimiz haberleştirmeli, yazarlarımız köşelerinde, yazılarında dile getirmeli, sendika, dernek, baro, partilerimiz tepki göstermelidir.
Not: Ders kitapları ve Diyanet fetvalarındaki kadının özgürlüğüne, onuruna aykırı hususlar için GayrimilliEğitim ve Diyanet’in Fetvaları kitaplarım incelenebilir.
Mustafa Solak