ÇOCUKLARIMIZ HEDEFTE-3
Yogyakarta ilkeleri, BM’ e sunulan rapor niteliği taşıması bakımından önemli. Hazırlayıcıları, toplumsal cinsiyet ideolojisini somutlaştırarak devletlerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelinde yasal düzenlemeleri yapmasını talep ediyor. İlkeler ideolojik saldırının sadece cinsel kimlikler konusunu kapsıyor. Çünkü bu kavramla bahsetmek istedikleri sözde eşitliğin ırk, mezhep, azınlıklar konusunu da kapsadığını belirtmiştik. Peki ne istiyor bu “uzmanlar”. Özetleyerek inceleyelim.
CİNSEL YÖNELİM, CİNSİYET KİMLİĞİ, CİNSİYET İFADESİ VE CİNSİYET ÖZELLİKLERİ İLE İLİŞKİLİ OLARAK ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN UYGULANMASINA DAİR
Devletler;
- Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelinde eşitlik ve ayrımcılık yapmama ilkelerini, eğer mevcut değilse ulusal anayasalarına veya uygun olabilecek diğer mevzuatlarına yerleştirerek, gerekirse değişiklik ve yorum yapmaya imkân verecek düzenlemeleri de yapacak ve bu ilkelerin etkili şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacaktır.
- Aynı cinsiyetten reşit kişiler arasında rızaya dayalı cinsel aktiviteyi yasaklayan veya yasaklamak için kullanılan cezai ve diğer yasal hükümleri kaldıracak ve geçerli olan yaş sınırının hem aynı cinsiyet hem de farklı cinsiyetler arasındaki cinsel aktivite için kullanılmasını sağlayacaktır.
- Kamu ve özel alanlarda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelinde ayrımcılığı yasaklamak ve ortadan kaldırmak için uygun yasal ve diğer önlemleri alacaktır.
- Her kişinin kendi tanımladığı cinsiyet kimliğine tam olarak saygı gösterilmesi ve cinsiyet kimliğinin hukuki olarak tanınması için gerekli tüm yasal, idari ve diğer önlemleri alacaktır.
- Devlet tarafından verilen, kişinin toplumsal cinsiyet/cinsiyet bilgisini içeren doğum belgesi, pasaport, seçmen kartı ve diğer belgelerde kişinin kendi tanımladığı cinsiyet kimliğinin yansıtılması için gerekli prosedürleri temin edecek tüm yasal, idari ve diğer önlemleri alacaktır.
6.Aynı cinsiyetten reşit kişilerin rızaya dayalı cinsel aktivite yaşamasını engelleme amacı veya etkisi taşıyan tüm suç türlerini kaldıracaktır.
7.Devletin düzenleyici olduğu medya faaliyetleri ve kuruluşların teşkilatlanmasının cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği açısından çoğulcu olmasını ve ayrımcılık gözetmemesini ve bu tür kuruluşların personel istihdamı ve terfi politikalarının cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği ayrımı yapmamasını sağlayacaktır.
- Eğitim, istihdam ve hizmetlere erişim dâhil, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi veya cinsiyet özellikleri temelinde eşitliği teşvik etmek ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak için, gerektiğinde makul düzenlemeyi sağlamak üzere gerekli tüm adımları atacaklardır
Uzmanlar devletlerin yapması gereken yasal düzenlemelerin içinde müfredat değişikliği ile ilgili taleplerini ayrıca belirtiyorlar.
Devletler;
- Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık yapılmaksızın eğitime eşit erişimi ve eğitim sistemi içerisinde öğrencilere, personele ve öğretmenlere eşit muamele edilmesini sağlamak üzere gerekli tüm yasal, idari ve diğer önlemleri alacaktır;
- Eğitimin her öğrencinin kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve fiziksel yeteneklerinin tam potansiyeline kadar geliştirilmesine yönelik olmasını ve her türlü cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine sahip öğrencinin ihtiyaçlarına cevap vermesini sağlayacaktır;
- Çeşitli cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimliklerini dikkate alarak ve bunlara saygı duyarak eğitimin; anlayış, barış, hoşgörü ve eşitlik ruhu içinde insan haklarına saygıyı ve her çocuğun ebeveynlerine ve aile üyelerine, kültürel kimliğine, diline ve değerlerine saygının geliştirilmesine yönelik olmasını sağlayacaktır,
- Eğitim yöntemlerinin, müfredatının ve kaynaklarının, diğerlerinin yanı sıra, öğrencilerin belli ihtiyaçları, ebeveynleri ve bu gerekçelerle ilgili aile üyelerinin özel ihtiyaçları da dahil olmak üzere çeşitli cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimliklerini anlamayı ve bunlara saygı duymayı geliştirmeye hizmet etmesini sağlayacaktır.
- Kanunlar ve politikaların, zorbalık ve taciz de dâhil olmak üzere okul çevresi içerisinde her türlü toplumsal dışlama ve şiddete karşı çeşitli cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri olan öğrenciler, personel ve öğretmenler için yeterli koruma sunmasını sağlayacaktır.
- Bu tür dışlanma veya şiddete maruz kalan öğrencilerin, koruma nedenleriyle ötekileştirilmemesini veya diğerlerinden ayrı tutulmamasını ve bu öğrencilerin yüksek yararlarının katılımcı bir şekilde belirlenip bunlara saygı görmesini sağlayacaktır.
- Eğitim kurumlarında disiplinin, insan onuruyla uyumlu bir şekilde ve öğrencinin cinsel yönelimine, cinsiyet kimliğine ya da bunun ifade edilişine dayalı bir ayrımcılık ya da cezalandırma yapılmaksızın uygulanmasını sağlamak üzere gerekli tüm yasal, idari ve diğer önlemleri alır.
- Eğitim sisteminde hâlihazırda bu tür ayrımcılıklar yaşamış olan yetişkinler de dâhil olmak üzere herkesin, cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık yapılmaksızın yaşam boyu öğrenmeye yönelik fırsatlara ve kaynaklara erişebilmesini sağlayacaktır.
2017’de Benimsenen Ek Yükümlülükler
- Cinsel, biyolojik, fiziksel ve psikolojik çeşitliliğin yanı sıra farklı cinsel yönelimler, cinsiyet kimlikleri, cinsiyet ifadeleri ve cinsiyet özelliklerine sahip insanların insan hakları üzerine kapsamlı, olumlayıcı ve doğru materyallerin, çocuğun gelişen yeterliliğini dikkate alarak müfredata dâhil edilmesini sağlayacaktır.
- Cinsel, biyolojik, fiziksel ve psikolojik çeşitliliğin yanı sıra çeşitli cinsel yönelimler, cinsiyet kimlikleri, cinsiyet ifadeleri ve cinsiyet özelliklerine sahip insanların insan hakları üzerine kapsamlı, olumlayıcı ve doğru materyallerin, öğretmen eğitimine ve sürekli mesleki geliştirme programlarına dâhil edilmesini sağlayacaktır.
- Hiçbir çocuğun tıbbi istismar riski altında olmadığı ve tıbbi istismara maruz kalmadığı çocuk koruma mekanizmaları oluşturacaktır. Herhangi bir tıbbi veya psikolojik tedavinin ya da danışmanlığın, açıkça veya dolaylı olarak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin tedavi edilecek, iyileştirilecek ya da bastırılacak bir sağlık durumu olarak ele alınmamasını sağlayacaktır.
Bu ilkeler açık bir biçimde cinsiyetsizleştirme ve kimliksizleştirme projelerinin bir manifestosudur. Bu manifesto ülkemizdeki başta LGBTQ olmak üzere toplumsal cinsiyet ideolojisini tanıyan bütün örgütlerin anayasası niteliğini taşıması bakımından uyarıcıdır. Emperyalizm, çocuklarımızı kimliksizleştirerek, kendi değerlerimizden kopararak, cinsiyetsiz bireyler yetişmesini sağlayarak neoliberalizmin kölesi yapmakta ısrarlı. Kendi çocuklarını dahi bu ideolojiyle zehirleyecek kadar da acımasız. Geçen yıllarda National Geographic “Cinsiyet Devrimi” adını verdiği bir sayısının kapak görselinde 4 yaşında cinsiyeti değiştirilmiş bir çocuğa yer verdi. Asla 4 yaşındaki bir çocuğa ait olamayacak “kız olmanın en iyi yanı, artık erkek taklidi yapmak zorunda olmamam” ifadeleri derginin en dikkat çeken bölümüydü. Dergi, dünyanın pek çok farklı ülkesinden 9 yaşındaki çocuklarla cinsiyet ve translık üzerine başka röportajlara da yer vermişti. Yine Amerika’ da erkek olarak dünyaya gelen,2 yaşından itibaren ailesi tarafından LGBT eylemlerine götürülen, 5 yaşından itibaren prenses elbiseleri giydirilen başka bir çocuğu, LGBT platformlarının çocuk yüzü olarak meşhur etti. Çocuk, ABD’nin geleceği ve LGBT örgütlerinin gururu olarak dünyaya tanıtıldı. Küçük yaşlardan itibaren barlarda çalıştırılmaya başlatılan çocuk, ailesi tarafından açılan sosyal medya hesaplarıyla ve Amerikan medyası tarafından kısa sürede ünlü yapıldı. Bir süre sonra ailenin gelir kaynağı, çocuk adına açılan sosyal medya hesapları aracılığıyla istenilen bağışlar olmuştu. Hatta Times Meydanına bilbordlarda resimleri asıldı ve kadın kıyafetleri ile çalıştırıldığı barlarda üzerine para atılırken görüntüleri yayınlandı. Çocuğun videolarında yanında bulunan ve onu destekleyenler olarak sunulan kişiler de ABD’ de cinayet sabıkası bulunan, uyuşturucu bağımlısı olarak bilenen kişiler. Bu kişilerin bu çocukların destekleyicileri yapılmaları da elbette tesadüf değil. Çünkü Batı için uyuşturucu da, çürüyen bir nesil yaratmanın aracı ve bu anlamda toplumsal cinsiyet ideolojisinin kardeşi. Bu çocukları uyuşturarak bu ideolojinin kölesi yapmanın en büyük engeli ise şüphesiz en başta aileler ve okul. Amerika bunu da düşünerek medyası aracığıyla “eğer aileniz buna izin vermiyorsa, ailenizi değiştirin” propagandası yaparak çocukları, hazırladığı çürümüşlüğe mahkum etmenin bütün hazırlıklarını tamamlamış oluyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve uyuşturucu kardeşliği ile çocuk istismarını meşrulaştıran Amerika’nın fonladığı örgütler, bugün ülkemizde çocuk hakları, kadın hakları adı altında faaliyetlerini yürütmeye ve aynı talepler için mücadele etmeye devam ediyor.
Işıl ÇETİN
Eğitimci Yazar