SENDİKACILIK MÜZAYEDECİLİK DEĞİLDİR
Sendikacılığı ideolojik/sınıfsal perspektiften koparır ve sınıf mücadelesini ücret mücadelesi olarak koyarsanız en sonunda müzayedeci olursunuz. Etraf sınıf mücadelesini dilinden düşürmeyen, ama sınıf mücadelesini salt ücret ve özlük hakkı olarak görenlerden geçilmiyor.
Sendikacılık sınıf mücadelesinin bir parçasıdır. Sınıf mücadelesinde başarı haklı zemine dayanmak ve doğru taleplerle mücadele yürütmektir. Doğru mücadele gerçekçi analizlerden ve çözümlerden geçer. Böyle olduğu oranda sınıf ulusun önderi olabilir. Gerçekçi bir dünya, ülke ve sınıf tahlili olmadan hükümetlere ve topluma sürekli talep dayatanlar hiçbir sonuç elde edemezler. TÖS’ün başarısının sırrı buradaydı. 1969 yılında İLK SEN ile birlikte gerçekleştirdikleri ve o günün koşullarında başarılı olmalarının sebebi salt kendilerine ücret talep etmeyişleri, gelir düşüklüğünü antiemperyalist bir tavırla birleştirmeleriydi. Teleplerinin başında şu vardı: ” İlk iş olarak, yabancı uzmanların ve barış gönüllülerinin bütün eğitim kurumlarından atılacağı ve zehirli niteliğini saptadığımız yabancı malzemeli beslenme eğitiminin durdurulacağı belirtilmelidir.”
Şimdilerde sendikalar neoliberalizmin, bireyciliğin sözcülüğünü üstlenmiş, emekçi sınıflardan da toplumdan da kopmuştur. Emperyalizme karşı tavırla haklı zeminde gerçekçi taleplerle mücadele yerine nalıncı keseri gibi müzayedecilik anlayışı benimsenmektedir. “Şu kadar zam, 18’den sonra zamlı ücret, kurs ücreti, şunu da verin, bu da vardı…” Sendikalar isteme şampiyonasında gibiler. Eğitimcilerin ve sendikacılığın en büyük utanç vesikası ve itibar kaybıdır bu. Türkiye’de emperyalizme tavır yok, işsizlik yok, KÇÖ ile geçinmek zorunda olan milyonlar yok, asgarî ile ücretle geçinmek zorunda olan milyonlar yok, tabletsiz öğrenci yok, sadece daha çok hak alması gereken eğitimci var, sanırsınız. Böyle olunca bazı haklı talepler bile zemin kaybediyor.
TÖS’ü kuranlar Köy Enstitülüydü. Topluma önderlik bilinçleri vardı. Toplum salgınla mücadele ediyor. Sendikalar ücret kavgası veriyor, üstelik öğretmenin salgında en basit görevleri gönüllü olarak üstlenmesine bile karşı çıkarak. Bu sendikacılık Türkiye’nin geleceğinin inşasına katkı sunamaz, neoliberal sistemle birlikte göçer, gider. TÖS’ü kuranlara ve Büyük Öğretmen Boykotu’nu örgütleyenlere bin selâm!
Zafer İncebacak
Eğitimci-Yazar