SINIF MÜCADELESİNDE ÖNCELİĞİMİZ
Her mücadelede başarı için önceliği belirlemek esastır. Önceliği belirlemek bilimsel bir bakışı gerektirir. Emekçiler olarak insanca yaşam için birçok talebimiz var. Peki, hangi talebimiz öncelikli?
Türkiye’nin de içinde yer aldığı, son yıllarda kopma sürecini yaşadığı emperyalist sistem ülkemizi üretimden kopardı, bir yandan özelleştirmeci politikalarla kamusal üretim tesislerimiz yağmalandı, öte yandan ithalat ve borçlanmaya dayanan bir model yaratılarak işsizlik kitleselleştirildi. Gelinen noktada, ithalata ve borçlanmaya dayanan modelin yarattığı krize salgını da eklersek işsizlik çok ciddi oranlara ulaşıyor. Bu durum toplumsal açıdan ciddi riskler içermesinin yanında çalışanların iş güvencesini tehdit etmektedir.
Türkiye’nin Üretime İşsizlerin İşe İhtiyacı Var
Türkiye’nin darboğazdan çıkabilmesi için üretime işsiz kitlelerin işe ihtiyacı var. İşsizler de işçileşememiş işçilerdir, yani işçi sınıfımızın parçasıdırlar. Dolayısıyla işçi sınıfı içinde öncelik işsizlere iş talep etmektir. Ne kadar işsiz varsa çalışan emekçilerin iş güvencesi o kadar tehdit altında demektir. O hâlde, işsizlikle mücadele çalışanlar açısından iş güvencesini sağlama mücadelesidir. Bu kadar yüksek düzeyde işsiz kitle varken çalışanların yüksek ücret ve yeni hak talepleri gerçekçi değildir. Çünkü mevcut ücret ve hakların daha azına çalışmaya razı geniş işsiz kitleler ortada durmaktadır. İşçinin, emekçinin çıkarı bu aşamada mevcut haklarını ve konumunu korumaktan geçmektedir.
İşçi sınıfının orta ve uzun vadeli çıkarı işsizlikle mücadele iken işsizlikle mücadele konusunda hiçbir mücadele perspektifi ortaya koyamayan sendikacılık sınıf mücadelesinde var olabilir mi?
Zafer İncebacak
Eğitimci-Yazar