ÜCRET ARTIŞI GEREKLİ, YETERLİ DEĞİL
Neoliberal sistem dünya sathında çöküyor. Büyük para arzlarıyla kitlelere israf ölçüsünde tükettiren sistem çökerken, üretim eksikliği, işsizlik, büyük borçluluk bırakıyor. Bu durumu enflasyon, hayat pahalılığı, bitmeyen zamlar olarak yaşıyoruz, mevcut sistem içinde yaşamaya da devam edeceğimiz anlaşılıyor. Enflasyon artışı yoksullaşmayı beraberinde getiriyor ve tüketim talebini belirli ölçülerde düşürüyor. Bu nedenle hâkim kesimler tüketim talebinin sürmesi için ücret artışlarını destekliyor. Emekçiler ve sendikalar da ücretlerde artış talep ediyor. Bu noktada hâkim kesimlerle emekçilerin talepleri belirli ölçülerde örtüşüyor. Peki, çare mi?
Toplu sözleşme yasası gereği 6 ayda bir toplu sözleşmede belirlenen zammın yanında enflasyon farkı veriliyor. Sendikalarımızın bu konuda temel itirazı, enflasyonu belirleyen TÜİK’in verilerinin gerçeği yansıtmadığıdır ve bu nedenle TÜİK tartışmaya açılmaktadır. TÜİK verileri tartışılabilir, fakat esas mesele TÜİK verileri değildir. TÜİK verileri üzerinden ücret artışına odaklanan mücadelenin esaslı sonuçlar elde etmesi mümkün değildir. Meseleyi TÜİK’e indirgemek gerçek mücadeleden kaçmaktır. Ücret artışı talebi zaten sistemin hâkim kesimleri tarafından da savunuluyor, fakat daha ücret artışları maaşlara yansımadan yeni zamlar peşi sıra geliyor. Demek ki, sistemin içinde artık çözüm yok, çıkmaz var!
Sendikalarımız mevcut sistem içinde çözümlerin bittiğini görmelidir. Emekçilere sanal düşman olarak TÜİK’i göstermek esas mücadele minderinden kaçmaktır. Artık, adına “serbest piyasa” denen sistem çökmektedir ve sorunlara çözüm sunamamaktadır. Çünkü dünyada üretilen arz ile tüketim ihtiyacı arasında dengesizlik yaşanmaktadır. Piyasaya para arz ederek bu dengesizlik giderilemez. Çözüm üretimi artırmaktan geçmektedir. Ülkemizin kısıtlı kaynakları üretimi artırmaya yönelik değerlendirilmelidir. Bunun yanında üretim/tüketim zincirini emekçileri koruyacak şekilde düzenlemek için kamuculuk zorunludur. Sendikalarımız ücret artışının yanında üretimi, kamuculuğu savunmalı, temel ihtiyaçlarda kamusal güvence talep etmelidir. Bu koşullarda zam talebi bu temel ihtiyaçları karşılamaya yetmeyecektir. Her Türk vatandaşının temel ihtiyaçlarını karşılamak Türkiye Cumhuriyeti’nin aslî görevidir.